Aile danışmanlığı aileyi oluşturan bireylerin kendileri arasında aşamadığı sorunları, çözümleyemediği problemleri, evlilik öncesi ve evlilik sürecinde yaşanan sıkıntıları kişiler ve kişiler arası oluşan olumsuz süreçleri profesyonel bir yardımcı rolüne bürünen danışmanlık hizmetidir. Aile danışmanlığı ailenin çözüme kavuşturulması gereken sorunlarını, aile bireylerinin hayatlarına bir çift olarak sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlamaktadır. Aile danışmanı evli çiftlerin sadece birbirlerine karşı olan duygusal durumlarına bakmaz, aynı zamanda aralarında oluşan ekonomi, sağlık gibi yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen diğer tüm yaşamsal sorunlarla da ilgilenmektedir. Aile danışmanlığında aile bir bütün olarak düşünülmektedir. Bütün olarak düşünülen aileyi ilgisi dahilinde yaşam şartları , büyüdüğü çevre , aile ortamı, çocukluk yaraları, evlilik döneminde yaşanılan olaylar, evli çiftin doğan çocukları ve çocuklarına karşı sorumlulukları neticesinde olumlamalar oluşturan bu yolda hayat düzenine doğru bir şekilde yardımcı olan aile danışmanları, aileyi her yönden değerlendirmektedir.Aile danışmanlığında önemli olan diğer bir husus verilen danışmanın aileye ne kadar katkıda bulunacağı ve ailenin bu hizmetten ne kadar yararlanılabileceğidir. Aile danışmanlığı hizmeti diğer bireysel danışmalardan ayrılmaktadır. Bunun nedeni ise ailenin grup dinamiklerini ve yine ailenin bir bütün olarak ele alınmasıdır. Aile olan bireyler grup olarak incelenmektedir. Bireylerin yaşadığı sorunlar aile sorunlarına dönüşme eğiliminde olduğu zaman aile danışmanlığı kapsamında çalışmalar yapılmaktadır. Aile danışmanlığı yapılırken ailenin alacağı hizmeti tam anlamıyla aktarmak, danışmanlığın ne olduğunu anlatmak, güven duygusu oluşturmak ve danışmanlıkla ilgili gerekli tüm bilgileri doğrudan bir şekilde aileye aktarmak yapılan danışmanlık hizmetinin kalitesini ve gidişatını da arttırmaktadır. Aile danışmanlığında asıl hedef ilişkilerin temelini oluşturan ailelerin duygularını anlama, iletişimlerinde kontrolü sağlama ve doğru yolu gösterme gibi çözüm önerilerini yansıtmaktır. Aile danışmanlığı, aile ilişkilerinde oluşan sorunlara çözüm önerilerini barındıran bireylerin arasında ki problemlere olumlu olarak katkı sağlayan çözüm odaklı bir çalışma prensibidir. Aile danışmanlığında ailelere farkındalık kazandırmak yapılan danışmalar esnasında oldukça önemlidir. Aile danışmanı danışanlara karşı farklı bir bakış açısına sahip olmaktadır ve danışmaya gelen bireylerin çözümünün yine kendilerinde olduğunu farkettirmesi gerekmektedir. Aileler arasında oluşan birlik, beraberlik, karşılıklı sevgi ve temelde yatan saygı aile danışmanı tarafından danışanlara aktarılmalı ve bir ayna görevi görmesi sağlanmaktadır. Aile danışmanı aileyi tek bir yönden ziyade her yönü ile incelemekte ve perspektifini bunun üzerine kurmaktadır. Aile danışmanlığında yapılan uygulamalarla aile de oluşan ben algısı yerini biz algısına bırakarak danışmaya gelen ailenin beklentilerini o yönde karşılamaktadır. Bu uygulamaların ve yapılan çalışmaların gerçekleşmesi ile aile arasında ki bağların yeniden kurulmasını ve aralarında gerçekleşen iletişimin sağlıklı bir şekilde oluşmasını sağlamaktadır.
KİŞİDE BAĞLANMA PROBLEMİ 
”İnsan birine bağlanınca o kişiyi hayatının merkezi noktasına alır, bir an düşünür o olmazsa ben ne yaparım, onsuz hayatım anlamsız olur ve hayata dair onsuz bir beklentim olmaz diyerek duygularının esiri olmuştur. Kişi geçmişte yaşadığı duygu boşluklarını öylesine doldurmak ister ki bunun sonucunda kişi de bağlanma problemi ortaya çıkmaktadır. Kişi bağlanma durumunu etkin hale getirerek bağlandığı kişi için her şeyi göze almaya kararlıdır. Sağlıksız olarak nitelendirilen bu ilişki kalıpları insana oldukça zarar verir ve sonu hüsranla biten bir ilişki gözle görülür bir anlam taşır. İnsanı sevmek, ona değer vermek ve hayatı paylaşmak için ortak bir paydada buluşmak elbette ki güzel bir duygudur. Ancak bunu karşılıklı olarak güven ve ölçülü bir şekilde yapmak ilişkiler için temel esasları barındırmaktadır. Aşırı bağlanma ilişkilerde duygu bozukluğuna,strese,özgüven eksikliğine, kişinin yaşam kalitesinin düşmesine ve değer algılarının azalmasına sebep olmaktadır. İlişkilere yüklenilen anlam oldukça derin duygularla beslenerek bir kalıba sığdırılamamış olabilir, mantığın yerini duyguların hakimiyeti aldığı ilişkilerde gerçekleşen olumsuz durumlar ilişkiye gerçek anlamda zarar vermektedir. Aşırı bağlanan birey ilişkilerinde direnç göstermeye her zaman için elverişlidir. Çünkü kaybetme düşüncesi duyguları esir almakla birlikte, sonu istenilen şekilde bitmeyen bir kısır döngü içerisine kişi veya kişileri almaktadır. Fiziksel olarak ayrıldığın kişiden zihinen kopamamak aslında onunla edindiği alışkanlıkların bir sonucu olarak bireyin karşısına çıkmaktadır. Bağlanan kişi ilişkiyi yaşadığı kişinin gidecek olma olasılığını bile düşünmemek ister, ancak diğer yandan da kaygılıdır. Bu kaygı bireyi daha fazla bağlanma içerisine yerleştirir ve daha çok sevmeye daha çok hayatının merkezi noktasına almaya başlar. İlişki yönetimi burada ikinci plana atılmaktadır ve daha sonraki oluşabilecek yoğun sorunsal düzeyler kendisini yavaşça belli etmeye başlar. Birey kendisinin geçmişte yaşadığı duygu eksikliğini, şu an yaşadığı ilişki ile doldurmaya çalışırken bağlanma içgüdüsünü giderek yoğunlaştırır.
İlişkinin sağlıklı bir şekilde yaşanabilmesi adına aşırı bağlanmak yerine değer kavramını karşılıklı şekilde belirlemek, kişinin kendi öz saygısını yitirmeyerek ilişkiye devam etmek, ilişkinin kendisine zarar verdiğini düşündüğü an olur ve olmaz şeyleri mantık çerçevesinde kurarak bunların dengesini kurması, hayat standartlarının daha etkin kullanılması açısından önemli bir durum ortaya koyacaktır. Kişi hayatta tek başına kalabilir, çok sevdiği birinden ayrılmak durumunda olabilir ancak kişinin kendi amacı zorluklarla nasıl mücadele edebilmesi gerektiğini bilmesi gerekmektedir. Nasıl ki mutluluğumuz ya da mutsuzluğumuz sevgiyle bağlandığımız şeylerin niteliğine bağlıysa, kendimize ait değerlerin niteliğini de ona göre belirlememiz gerekmektedir.
Tıpkı Jean-Jacques Rousseau ‘nun “Binlerce şeye bağlanmaya çalışıp, birer birer elimden kaçırdıktan ve tek başıma kaldıktan sonra, tekrar kendi ayaklarım üzerinde durabiliyorum.” sözünde dediği gibi.
Kendinizi her zaman için değerli kılmanız ve kendi lideriniz olmanız hayatın yaşanabilirliliği açısından sizlere verilen bir ödül olmalıdır.